Bir Ürünü Ne Kadar Sevebilirsiniz?

Melike Ceren İnan
3 min readFeb 10, 2019

Pazarlamacıların en çok kafa yorduğu şeylerden biri markanın, ürünün konuşmasından çok onu kullananların konuşması:

“Bırakın onlar konuşsun” “Let them talk”

Sizin ürününüzün ne kadar iyi olduğunu anlatacağım diye uğraşmanız yerine her yerde sizin yerinize konuşan, ürününüzü anlatan, hatta sevmeyenlere inat canla başla sizi savunan insanların olması her markanın hayali. Mesela Apple kullanan çoğu kişiye ne olursa olsun Apple ürünleri hakkında kötü bir şey söylettiremezsiniz hatta başka ürünlerle kıyaslamanıza izin bile vermeyebilirler. Bu açıdan Apple kullanıcıları, Apple markasının ve ürünlerinin savunucusudur.

Hayatımıza 2006 yılında giren ve 140 karakter sınırı olmasına rağmen bize sınırsız bir iletişim kaynağı sağlayan Twitter’ı ele alalım.

Photo by Con Karampelas on Unsplash

Twitter kullanıcıların fark ettiği üzere son zamanlarda Twitter’ın sahte ve dolandırıcı reklamlarla başı dertte. Özellikle bankaların hesaplarına benzer hesaplar açılarak kullanıcıları kandırmaya yönelik çok fazla reklam Twitter’da yer almaya başladı.

Bu reklamlardan birkaçını örnek olarak sizinle paylaşmak istedim.

Twitter’daki reklam konusu öyle bir hal aldı ki Webrazzi de bu konuda moderasyon ile ilgili problemi bir yazıyla ele aldı. BDDK olaya el atmak üzere. Bazıları Twitter’ın bilinçli olarak bu reklamlara göz yumduğunu bile düşünüyor.

Böyle bir durumla karşılaşmak beni de Twitter üzerine düşündürdü. Yaklaşık 10 yıldır Twitter’ı kullanıyorum. Bu 10 yıllık ilişkimizde şimdiye kadar hiçbir zaman Twitter’ın marka savunucusu olduğumu düşünmemiştim. Marka savunculuğunu dışarıdan gelen yorumlara karşı bir duruş olarak konumlandırıyordum.

Bu reklam tartışmasıyla birlikte fark etmeden bambaşka bir savaş vermeye başlamışım. Aslında bakarsanız bir nevi içeriden marka savunuculuğunu yapıyorum. Twitter’ın sponsorlu içeriklerinin daha düzgün çalışması için canla başla çalışıyorum.

Son 1 ayda Twitter’a bildirdiğim reklam sayısı: 32

Yukarıdaki ekran görüntülerini alırken bu kadar sadık bir şekilde nasıl da reklamları Twitter’a ilettiğime şaşırdım. Her gördüğüm reklamı bildirecek kadar Twitter’ı sevdiğimin farkında değildim. Başka bir uygulamada böyle bir durumla karşılaştığımda uygulamayı kullanmamayı seçerdim. Twitter’da ise sponsorlu içerik ve reklam algoritmasını düzeltmesi için yardımcı olduğuma inanıyorum. Eğer böyle kullanıcılar tarafından bildirilen reklamlarla ilgili arka planda kendi algoritmalarını geliştirecek bir sistemleri yoksa büyük bir hayal kırıklığı yaşayabilirim.

Twitter’la yaşadığım bu deneyim sonrası öğrendim ki artık bir ürünü ne kadar sevebilirsiniz’e cevabım o ürünün gelişmesi için her gün çalışacak kadar. Belki kullanıcılarınız her yerde sizi anlatmıyor olabilir ama yine de sizi geliştirmek için çalışıyor ve size inanıyorsa aranızda daha derin bir ilişki kurmuşsunuz demektir. Ürünlerinizi geliştirirken kullanıcıların size ve ürününüze inancını da geliştirebiliyor musunuz? Belki kendinize soracağınız sorulardan biri de bu olabilir.

--

--

Melike Ceren İnan

Product person. Loves creativity and technology. Feels like a pseudo-engineer. Pursues a meaningful life.